25 Mart 2013 Pazartesi

Proje 3: "Tipografi Bülteni"

Sevgili dostlar, bültenimizin ismine, logosuna ve boyutlarına (32x45) derste karar vermiştik. Hazırladığınız logonun altına "Haftalık Grafik Tasarım ve Tipografi Bülteni, Ücretsizdir" ibarelerini eklemeyi unutmayın.

Bültenimizin ön sayfasında kullanacağımız metin ve bu metnin görselleri aşağıda;

 Kullanılacak Metin:
---------------------------------------------------------------------------------------------------
Logo Sanatı
Michael Evamy 

En akılda kalıcı logo ve sembollerimiz ressamların eseri: onlarla tekrar ilgilenmenin zamanı geldi mi? Bir ressamı kurumsal kimliğinizin yanına yaklaştırır mısınız? Bir ihtimal, bir afişin yanına olabilir. Belki bir faaliyet raporunun kapağına. Ama bir logonun? 
Bu soru British Airways’in Olimpiyatları ve 2012’deki diğer etkinlikleri kutlamak için uçakların üzerine uyguladıkları yeni görüntülerin açılışında akıllara geldi. Bu, alanların liderleri tarafından yönlendirilen “yükselen Britanya yeteneklerinin” farklı alanlardaki projelerinin sunulduğu havayolu şirketinin Great Britons Halkla İlişkileri’nin bir parçası. Beyaz güvercinden esinlenilmiş, tüm uçağı kaplayan ve dokuz yolcu jetine yapılan baskı, ressam-tasarımcı olan Pascal Anson’ın tasarımı ki onun danışmanı da şirketin kurumsal kimlik ve uçak baskısı tasarımı sorumlusu Tracey Emin’di.
Güvercin tarzındaki resim çalışması Newell&Sorrell’ın 1997’deki Cornwall’dan Kalahari Çölü’ne ve aradaki yerlerden BA filosunun kuyruğuna kadar basılmış ama ne yazık ki kısa ömürlü olan “Utopia” uçak kuyruklarını hatırlatıyor. Her şey bir yana, bu plan, sanatı kurumsal kimlik planlarına dahil etmenin tehlikelerini gösterdi. O zamandan beri bunu deneyen çok az kişi oldu.
Sanat, görüntü yaratmaktan bir ifade etme biçimine doğru dönmeye başladı ve sanatı bir kurumsal kimliğin içeriğine koyma imkânları azaldı. Görünen o ki ressamlar arasında kurumsal logo veya sembol tasarlama işinin içinde olmak isteyenler çok az. Eğer Londra 2012 Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları afişlerini birer örnek olarak alırsak, günümüzün ressamlarının bir düşünceyi, zamanı veya yeri tek bir küçük görüntü haline ya getiremediklerini ya da getirmek istemediklerini düşünebiliriz.
Bu tabii ki her zaman böyle değildi; sanat ve tasarımın çok daha yakın ilişkisi son 50 yılın en uzun ömürlü ve ünlü sembol ve logolarını yarattı. Andy Warhol’un o zamanlar tanınmayan New York müzik grubunun ilk albüm kapağına yapıştırdığı parlak sarı muz, Velvet Underground’un kalıcı bir motifi oldu. Beyaz güvercinin barış hareketiyle ilişkisi, 1949’daki Dünya Barış Konferansı için afiş hazırlarken beyaz güvercini barış sembolü olarak kullanan Picasso’nun nazik çizgilerinden geliyor. 
Muz ve beyaz güvercin kullanılırken amaç ikon yaratmak değildi. Ancak bazı ressamlar sadece bir ikon yaratmak için de semboller tasarladı. Onlara pazarın yükünü üzerinden atmış ve çağın unutulmaz görüntülerini yaratacaklarına güveni tam olan müşterileri tarafından fırsat verildi. 
Renault 1972’de yeni Renault 5 lansmanları için daha modern bir amblem istediğinde karmaşık, görsel anlamda zorlayıcı soyut resimleriyle ünlü ressam Victor Vasarely ile irtibata geçti. Onun sözsüz trompe-l’oeil eşkenar dörtgeni 20 yıl boyunca ayakta kaldı. 
Ünlü Joan Miró’nun 30 yıl önce yaptığı İspanyol turist panosu için kırmızı, siyah ve sarı güneşli resmi hâlâ kullanılıyor; hâlâ ilk günkü kadar yeni. Franco zamanının kötü etkilerinden, şiddet ve baskı ile ilişkilendirilmekten kurtulmaya çalışan İspanya, oyununu çok iyi oynuyordu: bu bir ülkenin kendi kimliğini tek bir sembol üzerinden ilke temsil edişiydi. 
Sıcaklığı ve sadeliği mükemmel ileten sembol, Miró’nun son eseriydi ve hatta tüm kariyeri boyunca milyonlarca gezginin gördüğü en ünlü eseri oldu. Benzer şekilde Miró’nun meslektaşı Katalan sürrealist Salvator Dali’nin en çok kullanılan eseri “Zaman Akıp Gidiyor” tablosu değil, 1969’dan beri Chupa Chups lolipop logosu. 
Logo tasarımına resim becerisini ve ilkelerini aktaran ilk kişi bir İspanyol değil, bir Alman’dı. Anton Skankowski’ye göre sanat ve tasarım arasında bir ayrım yok. Görsel geometrik şekilleri ve kanvastaki gridleri keşfi, onu kariyerinde bir sürü şirket logosu tasarlamaya itti. Bu logoların çoğu Alman iş dünyasında artık kullanılmıyor, ama bu formun en iyi örnekleri olarak korunuyorlar. Viessmann (1960), Munich Re (1974), the German Design Council (Alman Tasarım Komisyonu, 1960), BKK (1988) ve Deutsche Bank (1974) – Creative Review’un son logo havuzunda ikinci – logolarının hepsi Stankowski’nin eserleri.
Bunların hepsi akıllarda bir soru doğuruyor: galerilerimizde ve sanat okullarımızda hâlâ fikirleri logo tasarımı alanına aktarılabilecek sanatçılar yok mu? Sembol yaratma sanatı gerçek sanattan bir tutam yararlansa iyi olmaz mı? 
---------------------------------------------------------------------------------------------------


Görseller:
---------------------------------------------------------------------------------------------------
Katalan sürrealisti Salvador Dali 
1969’da Chupa Chups’ın logosunda 
kullanılan papatya sembolünü yarattı

Anton Stankovski, Deutsche Bank



Joan Miró’nun son ve büyük ihtimalle en 
ünlü eseri İspanyol Turist Panosu için 
1983’te yaptığı bu tasarımdı. Miró bu işi 
“Kral ve ülkesi için” yaptığını söyleyip bu 
işten hiç para almadı.









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder